10 Mart 2011 Perşembe

...LEİLEL...



Yürüyorum boş sokaklarda
Hayatımın ücra kıyılarında
Görmeye değmeyen
Korkmaya gelmeyen
Hayaller rotasında
Üstüme uzanan çağresizlik kokusunda
Anlamlı fikirler buldum
Tarifi uzaklarda
Aynadakinin kim olduğunu çözemedim
Bir kıristal ışığında
Çocuksu bir mutluluk aradım
Karmaşık yaşamda.....
......Bu dünya yaşamak için biraz dar galiba........
Bir isim buldum kendime
Kendi hayal gücümde
Başka şehirlerde vardı nefes almaya olanaklı
Tüm rotarlı yolculuklar ardında
Bilet bile bulamadım,bir tren istasyonunda
Tavuzkusu renkli bir rüyada
Kaybolduğum anda
Bir ses duydum uzaklarda
Kendini bulmayı anlatan bir masalda
........Bu dünya yaşamak için biraz dar galiba........


........Oysa yaşamam için huzur yeterdi bana..........

28 Şubat 2011 Pazartesi


Öyle bir yol ayırıyor ki seni kendinden, geriye dönüp baktığında o karedeki sen misin yoksa sana benzeyen herhangi biri mi ayırt edemiyorsun.

Tüm yaşananlar, güzel ya da kötü anılar hepsi zihnimizde kurduğumuz masallardan ibaret.

Bir mekân belirliyoruz, oyuncuları seçiyoruz, senaryoyu yazınca da kusursuz oynuyoruz.

Sonra geri dönüp baktığımızda hatıraları değil kendi oyunumuzu hatırlıyoruz.

Oysa aynı karakteri başka bir zamanda, yeni senaryomuza aldığımızda oyunculuğunu beğenmiyoruz.

Ama biz değimliydik. Uygun zaman diliminde ki performansına oskarlar veren.

Peki, biz değimliydik dün severken, bugün nefret edebilen.

İki duygu arasındaki zıtlık bu kadar mı yakın birbirine , yoksa biz mi çok çelişkiliyiz kendimize.

Dönüşen evren ,gelişen olaylar ,hiç durmadan yorulmadan geçen zaman ,her fotoğraf karesinde değişen karakterler …hepsini kendi hayal gücümüz yaratıyor..canımızın acımasını istediğimizde o karakter rolünü oynuyor…sevinmek istediğimizde bizi mutlu ediyor.biz ona bu hakkı verdiğimiz için iyi yada kötü oluyor.hepsi bu…

25 Temmuz 2010 Pazar

bir varmış..bir yokmuşuz...


zamanın birinde saf bir kız yaşarmış...ne kadar katı gözüksede..safça merakından her yola koşarmış...koşarmışta , her kırıklığıda göze alırmış...herşeyin üstesinden gelebileceğini sanırmış.

nitekim öylede olmuş uzun yıllar...zor dönemleri vücünda yara bırakmasın diye umursamazca geçirmiş ki taa biri kalbine dokununcaya kadar...

öyle güzelmişki o yıllar...ve okadar safmış ki o zamanlar kız..tüm duyguları..mutlulukları..üzüntüleri ..aşkları..nefreti ve nefret dahi edememeyi..ağlamayı...gülmeyi...zirvelerde yaşıyormuş ..en uç noktalarda..hayalleri varmış..gerçekleşmeyeceklerini bilse de...sonra gülümsemeleri..bir gün yerini göz yaşlarına bırakıcağını bilsede..saf ya işte...


ve bir gün kaçınılmaz son gelmiş...bu ilginç hikayesinde..

hani herşeyle başa çıkabileceğini düşünen o kız vardıya...alabora olmuş .dalgaların içinde kaybolmuş...küçücükmüş zaten...okadar küçükmüşki elleri ayakları kulakları...dalgalar onu yutarken hiç zorlanmamış...


gün ağırıp ..güneş semaya ulaşınca...karaya vurmuş yaralı..yorgun ..baygın bedeni...

kendine gelmeye çalışıp zor zaanat kalkmış ayalağa...lakin bukez yıkılması için dalgaya bile ihtiyaç yokmuş...inatçıymışta bir okadar..safmışta...

her rüzagara göğüs gelmiş..yaraları kabuk bağlamadan tekrar tekrar açılmış...ama artık kaybedicek hiç birşeyi kalmamış...saflığı ,,mutlulukları..üzüntüleri ..hayalleri ..ne kalmış ki geriye..söz sahibi...


ve artık hiç birşey eskisi gibi olmamış...hiç bir zaman okadar sesli gülememiş..yada okadar göz yaşı düşememiş gözünden...

zaman keçtikçe iyice sıkışmaya başlamış...düşünceleri idealleri bedeni...hiç penceri olmayan tek kişilik küçük odalara düşmüş varlığı..ve nefes alabileceği hiç bir alan bırakmamış hayal kırıklıkları...

bir gecede....saat gecenin 2si yada 3ü..toplamış evini eşyalarını...sadece mutlu olduğu anılarını...atlamış otobüse...


şimdi o kız...yeni ışıklar yakmaya çalışıyo hayatına elleriyle...ve hedefleri var tekrar mutlu olabilmek için umutları...kim bilir sonu ne olur..hikaye nerde biter yada yepyeni bir hikaye nerde başlar....zaten artık kaybedicek neyi var?

23 Haziran 2010 Çarşamba


bazen ne kadar uçabileceğimi düşünüyorum.yükseklik sınırını aştığım konusunda çokça fikirim var.baktığım gördüğüm değil.görmek için gayrette etmiyorum.huylu da huyundan hiç vazgeçmiyor.kendime verdiğim sözleri unuttuğum oluyor.eskisi kadar eğlenmiyorum.hayattan zevk alma duyularım nasırlaştı sanki.çokta vahim değil durum ama eskisi gibi de değil işte.
hayat avuçlarında bir sürü kelebekle dolaşsın demiyorum ama kalbimin attığını da hissetmek istiyorum.inançlarım ve fikirlerim değişmeye başladı.köşelerim yontuluyor.buna rağmen değişmemekte direniyorum.varlığımı bir yerlere sığdırmaya çalışıyorum da bastığım topraklar bana ait değilmiş gibi hissettiriyor.içimdeki çocuğu büyütmemek için gayretlerim.onunla yaşadığıma da eminim.o da gitseydi.nerelerde bulurdum terk edilmiş bedenimi?

susmak bir kabulleniştir.bunun aksine inanabileceği mi de düşünmüyorum.fark ediyorum da ben bazen susuyorum.sesimin tizliği ve yankısını arıyorum.ama oldukça saklanmış,bazen göz kırpıp yine kayboluyor.beni benden alabilecek tüm elleri engelliyorum.bazen ise kendimi kendim boğuyorum.

aslında şuan neyden bahsettiğimi bile bilmiyorum..saçmalamakta bir erdem olabilir mi merak ediyorum.en azından kendi çapımda eğleniyorum.tamam fark ettim saçmalıyorum

Dile Benden Ne Dilersen!


Ve bir gün gelir.tüm sessizliğin içinden bir ses çınlar kulağında.
Hayat ufalanmış,kum gibi avuçlarında.
Güzel şarkılar çalınır radyon da.
Anlamlı sözler barınır dudaklarda.
Güneş teninin en kıvrımlı noktalarında.
Gözlerin yaşama sevdasıyla .
Gökyüzünde yıldızların dansıyla .
Tanrının sana baktığı zamanda.

Hiç düşünme ve karar ver. hangi kelimeler bulunurdu haykırışlarında?

14 Haziran 2010 Pazartesi

Söylemek İstedim



Seni düşünüyorum.uzun seyehatler boyunca.


Yanlız kaldığım her saat başlarında.


Okadar çok ki seni düşünme ihtimallerim,doldurabileceğim sayfalardan fazla.


Aşk geliyor seni düşünce aklıma.


Bana bakışın geliyor, gözlerin elmas gibi parlarcasına.


Sevişin geliyor beni , dinlenmek dahi istemeden koşarcasına.


Saflığım geliyor seni düşünce aklıma.


Hiç bir ihtimalden korkmadan,seni sevişim çocukçasına.


Sana dokunuşum ,kafamda hiç bir soru işareti olmadan beyaz sayfalarca.


En saf ve en bilinçli duygularımla.
Elini tutmayı bıraktığım gün,korkularımın çınarlar gibi olduğunu görüyorum hayatımda.


Şimdi bana sevgiyle açtığın kollarına koşamıyorsam ,bu korkulardandır aslında.


Anlamanı beklemiyorum bu nedenleri ,henüz zaman aşımına uğramamış hayatımızda.


Ama bilki sevmediğimden değil sevgilim , sevgimden gebe korkularımda.


O gün geldiğinde anlayacaksın , sana koşmamak için engellediğim bacaklarımıda.


Bu kalp hala atıyorsa ,kalbinde hissettiğim benliğimin arzusuyla...


Seni çok Seviyorum.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

çaldım.


kar gibi örttün üstünü,

içinde tüm çiçekler,birerbirer titrediler.

uykusuzluğundan belli,kafanda birikintiler,

teker teker döküldüler.

sen hep kendine önlemler aldın,ben kenime yasaklar koydum.

önümüzde barajlar var,bu su hiç durmaz

bu su hiç durmaz....

yaşamak dopdoluydu ,akan pınarlar gibi

inanmayanlar beklediler.

umutlarını boşverdin,cebinde hiç kalmadı,

dostların anlamadılar.



nar gibi güzelliğin gizliydi,vereceklerin fazlaydı,

insanlar inanmadılar.

sustun hiç konuşmadın,sonra kaçtın arkana bakmadan,

insanlar şaşırdılar.

sen hep kendine önlemler aldın,ben kenime yasaklar koydum.
önümüzde barajlar bu hiç durmaz.
bu su hiç durmaz....


bülent ortaçgil

sen bensin bende sen artık...

sen bensin bende sen artık...