25 Temmuz 2010 Pazar

bir varmış..bir yokmuşuz...


zamanın birinde saf bir kız yaşarmış...ne kadar katı gözüksede..safça merakından her yola koşarmış...koşarmışta , her kırıklığıda göze alırmış...herşeyin üstesinden gelebileceğini sanırmış.

nitekim öylede olmuş uzun yıllar...zor dönemleri vücünda yara bırakmasın diye umursamazca geçirmiş ki taa biri kalbine dokununcaya kadar...

öyle güzelmişki o yıllar...ve okadar safmış ki o zamanlar kız..tüm duyguları..mutlulukları..üzüntüleri ..aşkları..nefreti ve nefret dahi edememeyi..ağlamayı...gülmeyi...zirvelerde yaşıyormuş ..en uç noktalarda..hayalleri varmış..gerçekleşmeyeceklerini bilse de...sonra gülümsemeleri..bir gün yerini göz yaşlarına bırakıcağını bilsede..saf ya işte...


ve bir gün kaçınılmaz son gelmiş...bu ilginç hikayesinde..

hani herşeyle başa çıkabileceğini düşünen o kız vardıya...alabora olmuş .dalgaların içinde kaybolmuş...küçücükmüş zaten...okadar küçükmüşki elleri ayakları kulakları...dalgalar onu yutarken hiç zorlanmamış...


gün ağırıp ..güneş semaya ulaşınca...karaya vurmuş yaralı..yorgun ..baygın bedeni...

kendine gelmeye çalışıp zor zaanat kalkmış ayalağa...lakin bukez yıkılması için dalgaya bile ihtiyaç yokmuş...inatçıymışta bir okadar..safmışta...

her rüzagara göğüs gelmiş..yaraları kabuk bağlamadan tekrar tekrar açılmış...ama artık kaybedicek hiç birşeyi kalmamış...saflığı ,,mutlulukları..üzüntüleri ..hayalleri ..ne kalmış ki geriye..söz sahibi...


ve artık hiç birşey eskisi gibi olmamış...hiç bir zaman okadar sesli gülememiş..yada okadar göz yaşı düşememiş gözünden...

zaman keçtikçe iyice sıkışmaya başlamış...düşünceleri idealleri bedeni...hiç penceri olmayan tek kişilik küçük odalara düşmüş varlığı..ve nefes alabileceği hiç bir alan bırakmamış hayal kırıklıkları...

bir gecede....saat gecenin 2si yada 3ü..toplamış evini eşyalarını...sadece mutlu olduğu anılarını...atlamış otobüse...


şimdi o kız...yeni ışıklar yakmaya çalışıyo hayatına elleriyle...ve hedefleri var tekrar mutlu olabilmek için umutları...kim bilir sonu ne olur..hikaye nerde biter yada yepyeni bir hikaye nerde başlar....zaten artık kaybedicek neyi var?

23 Haziran 2010 Çarşamba


bazen ne kadar uçabileceğimi düşünüyorum.yükseklik sınırını aştığım konusunda çokça fikirim var.baktığım gördüğüm değil.görmek için gayrette etmiyorum.huylu da huyundan hiç vazgeçmiyor.kendime verdiğim sözleri unuttuğum oluyor.eskisi kadar eğlenmiyorum.hayattan zevk alma duyularım nasırlaştı sanki.çokta vahim değil durum ama eskisi gibi de değil işte.
hayat avuçlarında bir sürü kelebekle dolaşsın demiyorum ama kalbimin attığını da hissetmek istiyorum.inançlarım ve fikirlerim değişmeye başladı.köşelerim yontuluyor.buna rağmen değişmemekte direniyorum.varlığımı bir yerlere sığdırmaya çalışıyorum da bastığım topraklar bana ait değilmiş gibi hissettiriyor.içimdeki çocuğu büyütmemek için gayretlerim.onunla yaşadığıma da eminim.o da gitseydi.nerelerde bulurdum terk edilmiş bedenimi?

susmak bir kabulleniştir.bunun aksine inanabileceği mi de düşünmüyorum.fark ediyorum da ben bazen susuyorum.sesimin tizliği ve yankısını arıyorum.ama oldukça saklanmış,bazen göz kırpıp yine kayboluyor.beni benden alabilecek tüm elleri engelliyorum.bazen ise kendimi kendim boğuyorum.

aslında şuan neyden bahsettiğimi bile bilmiyorum..saçmalamakta bir erdem olabilir mi merak ediyorum.en azından kendi çapımda eğleniyorum.tamam fark ettim saçmalıyorum

Dile Benden Ne Dilersen!


Ve bir gün gelir.tüm sessizliğin içinden bir ses çınlar kulağında.
Hayat ufalanmış,kum gibi avuçlarında.
Güzel şarkılar çalınır radyon da.
Anlamlı sözler barınır dudaklarda.
Güneş teninin en kıvrımlı noktalarında.
Gözlerin yaşama sevdasıyla .
Gökyüzünde yıldızların dansıyla .
Tanrının sana baktığı zamanda.

Hiç düşünme ve karar ver. hangi kelimeler bulunurdu haykırışlarında?

14 Haziran 2010 Pazartesi

Söylemek İstedim



Seni düşünüyorum.uzun seyehatler boyunca.


Yanlız kaldığım her saat başlarında.


Okadar çok ki seni düşünme ihtimallerim,doldurabileceğim sayfalardan fazla.


Aşk geliyor seni düşünce aklıma.


Bana bakışın geliyor, gözlerin elmas gibi parlarcasına.


Sevişin geliyor beni , dinlenmek dahi istemeden koşarcasına.


Saflığım geliyor seni düşünce aklıma.


Hiç bir ihtimalden korkmadan,seni sevişim çocukçasına.


Sana dokunuşum ,kafamda hiç bir soru işareti olmadan beyaz sayfalarca.


En saf ve en bilinçli duygularımla.
Elini tutmayı bıraktığım gün,korkularımın çınarlar gibi olduğunu görüyorum hayatımda.


Şimdi bana sevgiyle açtığın kollarına koşamıyorsam ,bu korkulardandır aslında.


Anlamanı beklemiyorum bu nedenleri ,henüz zaman aşımına uğramamış hayatımızda.


Ama bilki sevmediğimden değil sevgilim , sevgimden gebe korkularımda.


O gün geldiğinde anlayacaksın , sana koşmamak için engellediğim bacaklarımıda.


Bu kalp hala atıyorsa ,kalbinde hissettiğim benliğimin arzusuyla...


Seni çok Seviyorum.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

çaldım.


kar gibi örttün üstünü,

içinde tüm çiçekler,birerbirer titrediler.

uykusuzluğundan belli,kafanda birikintiler,

teker teker döküldüler.

sen hep kendine önlemler aldın,ben kenime yasaklar koydum.

önümüzde barajlar var,bu su hiç durmaz

bu su hiç durmaz....

yaşamak dopdoluydu ,akan pınarlar gibi

inanmayanlar beklediler.

umutlarını boşverdin,cebinde hiç kalmadı,

dostların anlamadılar.



nar gibi güzelliğin gizliydi,vereceklerin fazlaydı,

insanlar inanmadılar.

sustun hiç konuşmadın,sonra kaçtın arkana bakmadan,

insanlar şaşırdılar.

sen hep kendine önlemler aldın,ben kenime yasaklar koydum.
önümüzde barajlar bu hiç durmaz.
bu su hiç durmaz....


bülent ortaçgil

21 Nisan 2010 Çarşamba

Bir Kelebek Daha Öldürdüm Ellerimde






Oysa bu kes gökyüzünde karabuluntlar görmemiştim.Ama beklenmedik yağmurlar yağdı üzerimize.Keyif alınabilecek gibi değildi ıslanışımız.ve bir kelebek daha öldürdüm ellerimle.yine değişmedi bu senaryo.sanırım kötü bir yazarım ben ve sonunda yaktım yine herşeyi...

Kalanları Çıkartıp , Gerisini Attım



Bayatlamış bir kraker gibi hayatım artık.Nerden tutsam dağılıyor.O kadar ufalandı ki elimde , şimdi nasıl birleştirebilirim düşüncelerinde buluyorum kendimi.İşin acıklı yanı ise, paketi açıp yeni bir kraker almaya gücüm yok..Yada bunun nasıl yapılacağını unuttum.Ya da yapmak istemiyorum.
Bilmiyorum.
Bilinçsizlikle ve sadece benim üstüme yağan yağmurlarla uğraşıyorum. Ben büyümeyi düşlemiştim. Yaşlanmak biraz erken sürpriz yaptı bünyeme. Ağır oldu.
Çözümüm yoksa, arkama bakmadan kaçmak gibi taktiklerim vardı. Ama bu kez dizlerime kadar battım çamura. Adım dahi atamıyorum ki, kaçıyım. Bu çıkmazı da öyle bir sevdim ki, hem ağlıyorum ,hem kaçmak gelmiyor içimden.Yüksek sesle söylendiğinde bana da komik gelmiyor değil hani J
Depresyon denen tehlikeli sularda yüzüyor olabilirimJ Lakin suyu hissetmediğim için, farkında değilim. Ya da bende gösterdiği tepkime farklı. Dozunu az ya da çok kaçırdım sanırım.
Bir süper kahramana ihtiyacım var. Beni çamurdan çıkaracak ve ben orda iken duyduğum hazzı unutturacak. Bu kurtarıcı ben olmalıyım ama. İçimden bir şey olmalı. Bir ışık olmalıyım , bir duygu , bir koku.Ne biliyim bir şey olmalıyım ama ben olmalıyım.Kendime yaptığım her şey için , kendimden özür dilemeliyim.Sonrada bundan ders almalıyım .Kendimi kandırmadan ,gerçekten görmeliyim bir şeyleri.
İnsanlara zarar vermek istemiyorum artık.Çünkü bunu kimseye değil ,yine dönüp dolaşıp kendime yaptığımı idrak edebilecek yaştayım.Kasıtlı yapmıyorum kötü yaptığım şeyleri.Ne zaman,kim yaptı bilmiyorum ama LANETLENDİM.Ve kendimle birlikte birkaç kişiyi de bu kısır döngünün içine soktum.Galiba elime değen ölüyor.

Söz veriyorum ,zararsız olacağım artık.Bilinmeyen bir ülkeye gideceğim.Ve yanıma sadece, müzik kutumu, çikolatalarımı ve sallayınca kar yağan küremi alacağım.Sonrada bir ağacın altında oturup ,mutlu olmayı bekleyeceğim.
İşte hepsi bu..Gerçi ben bunları yazmayacaktım ama .L

11 Nisan 2010 Pazar

Sessizliğin çınlıyor kulaklarımda


Belkide çok hızlı koşuyorum.

Nefesimin tıkanmasını göze almadan.

Tepeyi aştığımda ,yokuşun sonunda ,

Aşamayacağım bir duvar görmekten korkuyorum.

Çarpıp yaralanmama izin verme.

30 Mart 2010 Salı

Tebbessüm Gibi..


Güzel kokular geliyor burnuma.Yazın ılık esintisinde , bir tatil yöresinde , denizden gelen iyot ve seyyar bir dondurmacıdan yayılan külah kokusu gibi.İçini kıpırdatır ya meltemin tenine deymesi.İşte sanırım hissettiğim bunun gibi :)


Bu kış hiç kar görmedim ama kalbim ve ellerim donmaya başlamış.Son cemre topraktan çok içime bir yerlerlere düştü sanırım.İyi hissediyorum.Her gün ,her an,her dakika değil ama ,genel olarak iyi.


Sanki uzun zamandır uyuyan bir çiçek gibi.Yapraklarım gün ışığına karşın yavaş yavaş düştüğü yerden kalkar gibi.Denizin tenimden çok içimi serinletmesi gibi.Güneşin batışında ,kumsalda yalın ayak yürümek gibi.


Kulağıma çalınan bir aşk şarkısını mırıldanır gibi.Beyaz eteğimin rüzgarda bacaklarıma dokunması gibi.


Tahta bir iskelede oturup ,ayaklarımı denize uzatıp,gökyüzünü seğretmek gibi.


Birazda benim gibi Deli..


İşte sanırım hissettiğim bunun gibi :)

29 Mart 2010 Pazartesi

Nerede Kalmıştık?

:
Akıp giden su gibi ,akıp geçiyor hayat.
Bir kondisyon bisikletinin üstünde koşarken
Ne kadar uzaklaşabilirsin ki kendinden.
Bırak nefes aldığın atmosferi,aynada gördüğün silueti tanıyamaz olmuşken.
Çok uzak değil hala ,bir pamuk şekerle mutlu olduğun zaman dilimleri.
Ne zaman vazgeçtin cesur olmaktan ya da ne zaman yuttun hayata dair hedeflerini
Hani gözü kara 18 yaş günleri.
Evet çokta uzak değil aslında , bir lise çıkışında sevgili görme ümitleri
Kim ne yaptı da bu kadar çabuk aldı senden heveslerini
Ne zaman korkar oldun koşmaktan ,bilmediğin yollarda
Hangi tarihe dayanır ,arkanı sağlam bir ağaca yaslama isteğin.
Garanticilik kelimesi kadar saçmaydı tüm nedenlerin
Hayatın kurallarına göre oynamaya başladığın günde kaldı senin hislerin
Bir gün baktın ki filende , aşık olmaktan korkan yüreğin ve boş ellerin.
Korkularınla yüzleşmek fikri mi çözümlerin.
Ve sen hala hazırda boğulmamışken ,kabullenip, itaat etme yeminlerin…

21 Şubat 2010 Pazar

Merak ediyorsan yaşıyorsun.


Eğer varsan nefes alırsın,nefes alırsan konuşursun,

Konuşursan sorarsın,sorarsan düşünürsün,

Düşünürsen araştırırsın,araştırırsan anlarsın,

Anlarsan bilirsin.

Eğer daha fazla bilmek istiyorsan ,yaşıyorsun.


Live Eurious
National Geographic Channel

8 Şubat 2010 Pazartesi

Karda uyandım.ama donmamışım.




Çok eski değil.daha birkaç gün önce.gecenin 3 ünde yada 4ünde..henüz uyku problemimi mi yenemediğim bir günde gecenin tüm karanlığında ve sessizliğinde ..bir ıslık sesi duydum melodili,içten,sıcak,değişik.biranda evet şaka yapmıyorum ,biranda dünyam aydınlandı.kalbimdeki ve vücudumdaki yaralar iyileşti.enerjiyi tüm bedenimde hissettim.güneşin sıcaklığı iliklerime kadar işledi.dudaklarıma hakim olamıyordum.sürekli gülüyor ve her şeyi daha net görebiliyordum.şaşkınlıkla,mutluk arasında bocalamadım bile.iyi hissetmeye başladım.perdeler açıldı ve sahne artık ortadaydı.zorlanmadım.üzülmedim şaşırmadım.mutluydum.

Daha detaylı düşünüp,daha net karar vermeye başladım.hangi etkenlerin kendimden geçmeme neden olduğu artık o kadar açıktı ki başka bir cümle kurmama bile gerek yoktu.sorunun uzakta ararken aslında burnumun dibinde olduğu fark ettim.astigmat olduğumu sanıyordum.aynı zamanda miyop muşum da :)
Her şeyden geçtim eskiye dair tüm kararlarım.tüm umutsuzluklarım ,kırgınlıklarım ve sahip olduklarımdan.

Artık yeni işim , yeni evim ,ve yeni hayatım var.resim yapmaya başladım,beni durduranın ne olduğunu çözdüm..ve mutluyum..eskisi gibi olumsuzlukları takmayıp gülebiliyorum..yeniden doğdum…

İyi bir insan sayılmam ama , iyi ki doğdum :)

sen bensin bende sen artık...

sen bensin bende sen artık...